Yavuz Sultan Selim, Mısır ve Arabistan'ı Osmanlı ülkesine katıp devlet hazinesini ağzına kadar altınla doldurduktan sonra, bir gün Sadrazamı Piri Mehmed Paşa'yı huzuruna çağırdı. Ona:
- Piri, lalam! Allah'ın izni ve yardımı ile Mısır ve Arabistan'ı topraklarımıza kattık. Hâdimü'l-Haremeyn (Mekke ve Medine'nin hizmetkârı) unvanını elde ettik. Hazinemizi ağzına kadar altınile doldurduk. Bundan sonra bu devlet için yıkılma durumu söz konusu olur mu? diye sordu.
Pirî Mehmed Paşa, Padişaha şu cevabı verdi:
- Devletlû Hünkârım! Bu dediğin halde iken, elbette devlet için yıkılma söz konusu olmaz. Ancak zamanla üç şey devlete arız olursa, o zaman yıkılma kaçınılmaz olur.
Pirî'nin devletin yıkılma ihtimalinden bahsetmesi, Yavuz'u kızdırmıştı.
- Bre Pirî! Bu ne biçim söz? Benim hazinemde param mı yoktur? Mert ve kahraman askerlerim mi eksiktir? Cephane ve silâhım mı noksandır? Her bakımdan kuvvet ve kudretim yerinde iken, dediğin o üç şey nedir ki koskoca Cihan İmparatorluğunu yıksın? Diyerek Pirî'ye sertçe çıkıştı.
Pirî, hiç soğukkanlılığını bozmadan şu açıklamayı yaptı:
- Devletlû Sultanım! İzin verirseniz bu üç şeyi anlatayım. Belki sizin zamanınızda devlete ârız olup zarar gelmez. Dediğiniz gibi sizin her şeyiniz mükemmeldir. Lâkin sizden sonra gelecek olan hanedan mensupları için şimdiden aynı garantiyi vermek doğru olmaz. Onlar zamanında:
l-Sadrazamlık şu ya da bu sebeple devlet idaresinde ilim ve mahareti olan kimselere verilmez; cahil, ahmak ve dalkavuk insanlara teslim edilirse..
2-Rüşvet kapısı açılır; her türlü melanet, akçe ile yasal hale getirilir; idarî makamlar ehliyetsiz ellere teslim edilirse..
3-Hükûmetin yüksek makamlarında oturanlar, hanımlarının istek ve kaprisleri istikametinde iş yapar hale gelirse...
İşte o zaman bu devletin yıkılması kaçınılmaz olur.
Yavuz Sultan Selim, Sadrazamının bu açıklamalarını dinleyince, ona hak verdi, söylediklerini çok yerinde buldu.
- Bunu yapanlardan Allah millet ve Devleti korusun, diyerek duygularını ifade etti. |