Fatih Sultan Mehmed'in küçük oğlu Cem Sultan'ın çok çileli ve ibretli bir hayatı vardır. Talihsiz şehzade, ağabeyiyle giriştiği saltanat mücadeleleri sonunda yenik düşünce, hayatını kurtarmak için Hıristiyan memleketlere sığınmaya mecbur kalmıştı. Onlar da Cem Sultan'ı Osmanlı devletine karşı bir koz olarak kullanma ümidiyle, Ona sahip çıkmışlar; fakat temelli bir yerde yerleştirip rahat bir hayat sürmesine de fırsat ve imkân vermemişlerdi. Talihsiz Şehzadeye, sırasıyla Rodos'ta ve Fransa'da bir nevi hapis ve sürgün hayatı yaşattıktan sonra, en nihayet Papa ile anlaşarak İtalya'ya yerleştirmek istemişlerdi.
Cem Sultan, İtalya topraklarına ayak bastığında, Onu karşılayanlar arasında Mısır Memlûk sultanının Papa'ya göndermiş olduğu elçileri de vardı.
Memlûk elçileri, atının üzerinde bir vakar âbidesi halinde dimdik duran Cem Sultan'ı görür görmez yanına yaklaşmışlar, Şehzade'nin özengide duran ayağına kapanmışlardı.
Ertesi gün Cem, Papa tarafından kabul edildi.
Papa ile birlikte kardinaller ve Roma'da bulunan diğer bütün ruhanîler ve elçiler, Şehzade'yi ayakta karşıladılar. Papa, büyük tacını ve tören elbisesini giymişti. Protokol görevlileri, Cem'e imparatorların bile Papa'nın ayağını öptüğünü söyleyerek, Ondan ayağını öpmese bile, hiç olmazsa yere kadar eğilmesini rica ettiler.
Şehzade, bu teklifi şiddetle reddetti. O güne kadar babasından başka kimsenin yanında başını eğmemiş olduğunu ve bundan sonra da eğmeyeceğini söyledi. Protokol görevlilerinin ısrarları karşısında da, bu uğurda gerekirse hayatını bile feda edebileceğini bildirdi. Nihayet Papa'nın önüne gelerek, hiç eğilip bükülmeden, vakar ve haysiyet içinde onu başıyla selâmladı.
Cem'in bu tavizsiz hali ve vakarlı tavrı, Papa VIII. Ennosan'ın ister istemez dikkatini çekmiş, hayranlığını kazanmıştı. Bu sebeple, kendisine başıyla selâm veren, başkaları gibi önünde yerlere kapanıp, eğilip bükülmeyen Şehzade'yi kucaklayıp öptü ki bu muamele, Papa'nın en büyük imparatorlara bile, binbir nazla gösterdiği en son iltifat derecesiydi. |