İskitler, M.Ö. 7. yüzyılda Avrupa ile Asya'nın batı kesiminde, Tanrı Dağları ve Fergana Vadisi arasındaki bölgede yaşamış Sakalar diye de anılan bir Orta Asya kavmidir.
Sakaların ilk boyları M.Ö. 8. yüzyılda bu bölgeden batıya göç etmişlerdir.
İskitler hakkındaki bilgilerin çoğunluğu Yunan kaynaklarından gelmektedir. Herodot tarihi İskitlerin Asya'dan geldiklerini ve Massagetlerin baskısı ile Batı'ya göç etmeye zorlandıklarını belirtmektedir.
İskitler, tarihi kayıtlara göre, ilk önce M.Ö. 680 yıllarında Kafkas geçitlerinden aşıp Kür Irmağı boylarına yayıldılar. Arkasından gelen yeni ve daha güçlü Saka göç kolları Aras boylarını da ele geçirip Urmiye gölüne varınca Azerbaycan’a yerleştiler. Az sonra da bütün Anadolu, Suriye ve Filistin’e yayıldılar. Doğuda Çin’den batıda Tuna boylarıyla Karpatlar’a , kuzeyde Sibir’den, güneyde Mısır kapısı Sina’ya değin Asya ve Avrupa topraklarına hakim olarak; dünyanın bilinen en ulu ilk geniş imparatorluğunu kurdular.
İskit Adı
İskit adı Önasya’da ilk kez Urartu kralı Argişti I’in yıllıklarında İşkigulu Ülkesi coğrafi terimiyle karşımıza çıkmaktadır. İşkigulu Ülkesi terimi büyük olasılıkla İskitler’in görülmeye başladığı Mannai topraklarını işaret etmektedir. Mannai toprakları Assur ile Urartu arasında politik bir sorun olmuş ve zaman zaman bu iki büyük devletten birine bağlanmıştır. Assur kralı Asarhaddon’un yıllıklarına göre, Asarhaddon İskit kralı İşpakai’yi M.Ö. 679 yılında Kuzeybatı İran’da mağlup etmiştir. Bu belgelerde ise, İskitler Assur yazılı kaynaklarında ilk kez belirmektedir. Bazı yazılı belgeler ise, Urartu ile İskitler arasında diplomatik gelişmeler olduğuna işaret etmektedir. Bu belgelerde, Urartu kralı Rusa II ile İşkigulu kralı Sagastara arasında bir antlaşma yapılmış ve İskitler’in Urartu topraklarını sorunsuz geçerek Mannai’ye yerleşmelerine izin verilmiştir. Anlaşıldığına göre, Urartu kralı Rusa II İskitler’le anlaşarak hem ülkesini istiladan kurtarmış, hem de kurduğu Mannai-İskit ittifakı ile Mannai toplumunu Assur egemenliğinden kurtarmayı amaçlamıştır. İskitler’in gelecekte Urartu Krallığı için önemli bir tehlike olabileceğini düşünen Rusa II söz konusu bu politik girişimlere ek olarak, özellikle İskitler’in yoğunlaştığı bölge olan Kuzeybatı İran'da savunmaya yönelik inşa faaliyetlerine girişmiştir. Örneğin, Bastam/Rusa-i URU.TUR İskitler’e karşı savunma amacıyla kurmuş kale tipi bir yerleşmedir. Urmiya Gölü civarında M.Ö. 7. yüzyılda inşa edilmiş olan Kale Siyah, Kız Kalesi, Danalu, Kaleoğlu ve Sangar gibi çok sayıda kale de bu inşa faaliyetinin bir devamı olarak değerlendirilmektedir. Kuzeybatı, Batı ve Kuzey İran’da bulunan Demir Çağı yerleşmelerinde ele geçmiş olan İskit tipi okuçları, İskitler’in söz konusu bu bölgelerde ne kadar etkili olduklarını açıkça ortaya koyan arkeolojik buluntulardır.
Sakalar’a Asurlular “Aşkuzai/Askuzai” ve “İşkuza”, bazen de “Asagarta/Sakarta/Zakarti/Zakruti/Zikirtu”; Yahudiler’in Tevratında “Aşkenaz”; Eski Yunanlar “Scythe” (İskit), hükümdarlar boyuna “Sokolot” ve sonraları “Sak/Saka” ; İranlılar “Saka”; Hintliler “Sakya” ve Çinliler de –hükümdarlar sülalesine göre- “Su” ve “Se” diyorlardı. Kaşgarlı Mahmud’un Divân-ı Lügati't-Türkünde anıldığı gibi[kaynak belirtilmeli], Tanrı Dağları bölgesindeki “Şu/Su” sülalesi, M.Ö. 800'lü yıllardan beri Sakalar’ın hükümdarlar sülalesi idi.
İskit Tarihi
İskitler ve Kimmerler Döneminde Önasya
Yazılı kaynaklarda verilen bilgilere göre İskitler’in Karadeniz’in kuzeyindeki stepleri istila etmelerinin ilk evresi, onların Aşağı Don Havzası ve Pre-Kafkasya bölgelerinde görünmesiyle bağlantılıdır. Kimmerler’i yaşadıkları topraklardan çıkaran İskitler, bu hareketle Karadeniz’in kuzeyindeki steplerde büyük bir yıkım ve değişime neden olmuşlardır. Bunun sonucunda M.Ö 800'lü yıllarda Karadeniz’in kuzeyindeki steplerde çok sayıda yerleşme tahrip edilmiş, bununla doğru orantılı da olarak yerleşik hayat özellikleri ortadan kalkmaya başlamıştır. Büyük bir tahribatla yansıyan bu durum olasılıkla Kimmer-İskit çekişmesinin bir sonucu olarak belirmektedir. Bu durumun genel sonucunda söz konusu bölgede hem karma ekonomiden hayvancılığa geçiş olmuş hem de Kimmerler’in Önasya’ya zorunlu göçleri gerçekleşmiştir.
İskitler ile Urartu ve Asur İlişkileri
İskitler, Herodotos’un bildirdiğine göre, Kafkasları doğudan dolaşarak, Hazar Denizi kıyısını izlemişler, Derbent geçidini kullanarak, Kimmerler’in ardından Önasya’ya girmişlerdir. Bunlara ek olarak bir grup İskitli’nin Transkafkasya Dağları’nı geçerek Önasya’ya giriş yaptığı düşünülmektedir. Bu durum İskitler’in tek bir liderin yönetiminde, belli bir amaca yönelik düzenli askeri ordular şeklinde değil, klanlar ve boylar halinde, birbirlerinin ardısıra Önasya’ya girmiş olduklarını göstermektedir. Bu göçler sırasında İskitler güzergahları üzerinde bulunan ve Kuzeybatı İran’daki [Urmiya Gölü] civarına lokalize edilen Mannai’ye gelmişlerdir. Bu olay Herodotos’un eserinde İskitler'in Medya’ya girmiş oldukları şeklinde belirmektedir.
İskitler'in Mannailer ile İlişkileri
Urartular’dan başka Önasya’daki diğer uluslarda İskitler’le ilişkilerini iyi tutmak istemişlerdir. Örneğin Mannai yöneticileri Assur İmparatorluğu’na karşı verdikleri savaşta İskitler’i yanlarına çekmek istemişlerdir. Ancak Mannai-İskit ittifakına karşın Mannai’nin büyük bölümü M.Ö. 673 yılında yeniden Assur İmparatorluğu’nun eline geçmiştir. Çünkü bereketli ovaları ve at kaynakları ile Mannai, Assur İmparatorluğu için son derece önemliydi.
Bazı araştırmacılar İskitler’in Mannai’nin sınırları içinde olan Urmiya Gölü’nün kuzey veya kuzeybatısında, bazı araştırmacılar ise güney ve güneydoğusunda yerleştiklerini ileri sürmektedirler. Bu dönem için Mannai’deki Sakız yöresinin İskitler’in siyasi yönetim merkezi olabileceği düşünülmektedir. Urmiya Gölü’nün güneyindeki Sakız kasabasının 49 km doğusunda yer alan Ziwiye’de gerçekleştirilen arkeolojik kazılar burasının büyük olasılıkla İskit kralının oturduğu ve çok güçlü bir şekilde tahkim edilmiş bir kale olduğuna işaret etmiştir. Sakız kasabasının yakınlarında ortaya çıkarılan bir İskit kralına ait mezarda ele geçmiş olan ve İÖ 6. yüzyıla tarihlendirilen zengin metal buluntular ile İskit tipi okuçları, İskitler’in Ziwiye yöresindeki varlıklarını güçlü bir şekilde desteklemektedir.
İskitler’in Assur topraklarına yaptıkları ve kayıtlara geçmiş ilk akın olasılıkla M.Ö. 676 ya da M.Ö. 675 yılının Mayıs-Haziran aylarında Kral Işpakai liderliğinde meydana gelmiştir. Assur kralı Asarhaddon’un yazıtına göre Van Gölü’nün güneyinde yer alan Hubuskia üzerinden gerçekleşen bu akın sırasında İskit ve Mannai kuvvetleri Asarhaddon tarafından mağlup edilmişlerdir. Bu savaş sonucunda İskit Ülkesi’nin kralı olarak Bartatua’nın adının geçmesi İşpakai’nin öldürüldüğünü düşündürmektedir. Gelişmelerden anlaşıldığına göre Bartatua Assur kralı Asarhaddon’un kızı Sern’a-etert ile evlenmek isteyecek kadar güçlü bir liderdi. Asarhaddon bu evliliği onaylamakla birlikte, Bartatua’ya güvenmediği için bu evliliğin Assur İmparatorluğu için yararlı olup olmayacağı konusunda şüpheler duymuştur. Bir fal metninde Kral Asarhaddon’un Tanrı Samas’a yönelttiği kehanet sorularında bu durum açıkça belli olmaktadır. Kral Asarhaddon bu politik evlilikle kurulan ilişkiler sayesinde Urartu, Mannai, Kimmer ve Medler’e karşı kuvvetli bir müttefik kazanmıştır. İskitler ve Assur arasında kurulan kan bağı temelindeki bu ittifak Assurbanipal döneminde (İÖ 668-627) de sürmüştür. Bu bağlamda İÖ 653-652’de Assur İmparatorluğu’nun Medler’e karşı kazandığı zaferde, İskitler Assur’a yardım etmiştir. İÖ 7. yüzyılın ortalarında Kral Bartatua’nın emri altında bulunan İskitler Önasya’da güçlerinin zirvesine ulaşmışlardır.
İskit kralı Bartatua büyük olasılıkla İÖ 645 yılında ölmüş ve yerine oğlu Madyes geçmiştir. İÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında gerek Bartatua gerekse Madyes döneminde İskitler’in gücünün büyük ölçüde Assur ile olan yakın işbirliğine dayandığı düşünülmektedir.
İskitler ve Medler
M.Ö. 627’de Assur kralı Assurbanipal’in ölümüyle aynı dönemde Önasya’nın yeni gücü olarak beliren Medler’in başına Kyaxares geçmiştir. Kral Kyaxares liderliğinde güçlenen Medler İÖ 617/616 yılında Assur egemenliğine karşı ayaklanmış ve Ninive’ye saldırmıştır. Ancak Madyes komutasındaki İskitler Kyaxares’in bu saldırısı karşısında Assur’a bir kez daha yardım etmişler ve Med saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Madyes’in Assurlular’a yardımı nedeniyle saldırısı engellenen Med kralı Kyaxares bunun üzerine İskitler’le anlaşma yoluna gitmiştir. İskitler ve Medler’e Babil kralı Nabopolassar da katılmış, birleşen bu kuvvetler İÖ 612 yılında Assur başkenti Ninive’yi yakıp yıkmışlar ve Önasya’nın en büyük devletlerinden biri olan Assur İmparatorluğu’nu ortadan kaldırmışlardır. Ninive’nin fethinden hemen sonra İskitler Babil’le beraber Medler’e cephe alarak Kyaxares’e saldırmışlar ve Medler’in mağlubiyeti ile İskitler Önasya’ya egemen olmuşlardır.
Assur İmparatorluğu’nun yıkılışını Urartu Krallığı’nın yıkılışı izlemiştir. Urartu Krallığı’nın İskitler tarafından yıkıldığını ya da bunda İskitler’in önemli bir rolü olduğunu Urartu yerleşim merkezlerindeki İskit buluntuları açıkça göstermektedir. Örneğin, Erivan yakınlarında yer alan önemli bir Urartu yerleşmesi olan Karmir Blur/Teişebaini’nin, İskitler tarafından tahrip edilmiş olduğu burada ele geçmiş olan çok sayıdaki İskit tipinde okuçlarından anlaşılmaktadır.
İskit ve Mısır İlişkileri
Urartu Krallığı’nın İÖ 6. yüzyılın başlarında yıkılmasından sonra İskitler Filistin sahili boyunca Mısır sınırlarına kadar hızlı bir yağma seferi yapmışlardır. İskitlerin gelişini haber alan Mısır Kralı Psammetikos, onları karşılamış ve çeşitli hediyelerle daha fazla ilerlememelerini sağlamıştır. Bunun üzerine İskitler geri dönmüşlerdir. Ancak geriye doğru dönüş yolunda bir grup İskitli, Suriye’deki Askalon şehrini tahrip etmiş ve tanrıça Aphrodite tapınağını yağmalamıştır. Mısır’da Doğu Delta’da yer alan Tell Defenneh/Tahpanhes yerleşmesinde ele geçirilen İskit tipi okucu ve demir hançer İskitler’in Mısır seferinin arkeolojik kanıtları olarak kabul edilmektedir. İskitler, hastalık, sıcak ve uzun bir yol katetmelerinden dolayı yorgun bir şekilde Medya’ya dönmüşlerdir. Kral Madyes ve diğer İskit liderleri Kyaxares tarafından, belki de bu seferi kutlamak bahanesiyle bir şölene davet edilmişler ve sarhos edilerek öldürülmüşlerdir. Bu olay İskitler’in Önasya’daki 28 yıllık egemenliklerinin, yani politik-askeri güçlerinin sonu olmuştur. Kralları Madyes’in ölümü üzerine lidersiz kalan İskitler kendi yurtlarına, Güney Rusya’ya geri dönmüşlerdir. Herodotos İskitler’in Önasya’daki bu 28 yıllık egemenlikleri sırasında kötü bir şöhret kazanmış olduklarını, ayrıca İskitler’in kendi ülkelerine geri döndüklerinde, Medya seferinde kendileriyle beraber gelmeyen kölelerinin ve karılarının oğullarından oluşan bir ordunun direnişiyle karşılaştıklarını bildirmektedir. Bunlar büyük olasılıkla İÖ 8. yüzyılda Kimmerli yerli halkın arasına yerleşen ve güneye Önasya’ya ilerlemeyen İskitler’in torunlarıdırlar.
İskitler ve Akhamenidler
M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına doğru Akhamenid kralı, Büyük Darius’un İskitler üzerine yapmış olduğu sefer, İskit tarihinin önemli olaylarından birini oluşturur. Herodotos’ta detaylı olarak anlatılan bu sefer Tabula Capitolina olarak bilinen Grek yazıtı ışığında M.Ö 514 - M.Ö. 513 yıllarına tarihlenir. 1. İskit Seferi Büyük Darius’un Bisitun Yazıtı’nda Aral-Hazar steplerinde yaşayan Doğu İskitler üzerinde yapılmıştır. 2. İskit Seferi’nin ise, Herodotos’un bildirdiği İskitya seferi ise M.Ö. 514 - M.Ö 512’de İstanbul Boğazı ve Tuna üzerinden Karadeniz’in kuzey sahilindeki İskitler üzerine yapılmıştır. Büyük Darius ilk seferinde, İran’ı tehdit eden İskitler’i yenilgiye uğratarak ülkesinin kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamıştır. İkinci İskit seferinde ise, İskitler’in başarılı savaş taktikleri nedeniyle Tuna Nehri’ne geri çekilmek zorunda kalmıştır.
İskitler ve Grekler
Grek kolonistleri ve diğer yerli halklarla aralarındaki iyi ilişkiler bu dönemde Karadeniz’in kuzeyindeki steplere Kuzey Kafkaslar’dan ve Doğu Avrasya steplerinden yeni göçebe grupların gelmesi ile bozulmuştur.
Grekler, atlı savaşçılar olan bu yeni grupları da farklı kültüre sahip olmalarına rağmen “İskitler” olarak tanımlamışlardır. Göç eden bu gruplar bölgede karışıklıklara ve huzursuzluklara neden olmuştur. Grek kolonistleriyle İskit yüksek sınıfı arasındaki yakın ilişki karşılıklı kültürel etkileşimi arttırmış, sosyal yaşamda ve sanat eserleri üzerinde Grek etkileri belirginleşmiştir. Dinyeper Nehri havzasında çok sayıdaki kurganlardan oluşmuş olan büyük nekropoller nedeniyle, İskitler’in İÖ 4. yüzyılda kısa süreli de olsa parlak bir dönem yaşmış oldukları düşünülmektedir. Bu nekropollerden en önemlileri Oguz, Certomlyk, Solocha ve Gajmanova Mogila’dır. Bu dönemde İskitler’in kralı Ataes’tır. Cesur bir savaşçı olarak da bilinen Kral Ateas İskitler’in batı sınırını genişletmeye çalışmış, özellikle Makedonya kralı II. Philip ile Tuna Nehri havzasında uzun süreli savaşlar yapmış ve İÖ 339 yılında bir savaş sırasında ölmüştür. İÖ 331’de II. Philip’in oğlu Büyük İskender’in komutanlarından Zopyrion Trakya’ya kadar ilerlemiş olan İskitler’e saldırmıştır. Geri çekilen İskitler’i Olbia’ya kadar kovalayan ve kenti ele geçiremeyen Zopyrion ve ordusu geri dönüş yolunda İskitler tarafından yok edilmiştir. İskitler’in özellikle Grekler’le olan kültürel etkileşimleri sonucunda toplum yaşamındaki değişim geleneksel göçebe sosyal sistemini bozmuş ve bunun sonucunda İskitler, politik ve askeri açıdan zayıflamışlardır.
Sarmatlar
İçten zayıflayan İskitler’e son darbe Sarmatlar’dan gelmiştir. M.Ö. 300 civarında yine bir Avrasya atlı savaşçı ulusu olan Sarmatlar’ın etkisi ile İskitler önce Kırım yarımadasına çekilmişler, daha batıdakiler ise güneye doğru inerek daha çok Tuna vadisine yayılmışlardır. M.Ö. 250’den sonra bütün Karadeniz steplerine Sarmatlar egemen olmuşlardır. M.Ö. 250 civarında İskiler’in tarih sahnesinden çekilmesinden sonra küçük bir grup İskitli komşuları olan Sarmat, Trak, Galat kabilelerine ve Pontus Kralı Mithridates’e karşı mücadele etmişlerdir. M.Ö. 2. yüzyıla kadar zayıf da olsa varlıklarını sürdüren İskitler, bu dönemde Güney Avrupa’ya doğru ilerleyen Gotlar tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
İskitler'de İnanç ve Gelenekler
İskitler her bakımdan atlı bir uygarlığın temsilcisi oldukları için barbar sözcüğü ile tanımlanmışlardır. Tüm göçebelerde ve dağlı kavimlerde olduğu gibi İskitlerde de ruhsal yaşama inanış öncelik taşımıştır.
Greklerle temastan önceki İskit dininde Şamanizme ait önemli kalıntılar bulunmaktadır. İskitler'de de Şamanların varolduğu Herodot tarihinden öğrenilmektedir. Şamanizm İskitler aracılığı ile Traklara da geçmiştir.
Grek kaynaklarında ve Herodot tarihinde İskit tanrıları şu sırayı izleyerek açıklanırlar. En önde canavarların tanrıçası sayılan Tabiti, göktanrısı Papaios da önemli bir tanrıydı. Ay ve yıldızların sembolü olarak da tanrıça Apaia'ya inanılıyordu. Bu tanrıça evliliğin ve kadın haklarının simgesiydi. Apollon kötülükleri yok eden ışık tanrısı, Afrodit kadın güzelliğinin, aşk ile sevginin tanrıçasıydı. |