Krallığın ebedi tohumu,
Kuvvetli kral
Babil’in güneşi
Sümer ve Akkad memleketleri üzerine nur çıkartan (yağdıran),
Dört cihana boyun eğdiren kral
Iştar’ın sevgilisiyim ben,
Marduk, insanları doğru idare etmek (ve)
Memleketin idaresini ele almakla beni görevlendirdiği zaman,
Memleketin diline doğruluk ve adalet koydum.
(Halkı memnun ettim) Halkın bedenini hoş ettim
İşte o zaman:
Eğer bir adam, bir adamı suçlayıp ona cinayet suçu atar (onu cinayetle suçlar) ve bunu ispat edemezse, suçlayan kimse öldürülecektir.
Eğer bir adam, bir adam hakkında (onun) büyü (yaptığını) iddia ederse ve onu ispat etmezse (edemezse); üzerine büyücülük iftirası atılan adam, nehre gidecek (nehre atılacaktır). Eğer nehir onu çekerse (zaptederse) iftira eden onun evini (mülkünü) alacak (sahiplenecektir). Eğer o adamı nehir temize çıkarırsa ve selamete çıkarsa ona iftira eden adam öldürülecektir. Nehrin selamete çıkarttığı (adam) iftiracının malına mülküne sahip olacaktır.
Eğer bir adam, bir davada yalancı şahitliğe (yalancı şahid olarak) çıkıp söylediği sözleri ispat edemezse ve eğer bu dava can davası ise (canla ilgili dava ise), o adam öldürülecektir.
Arpa veya gümüşün (paranın) konu olduğu bir şahitliğe çıkarsa, o davanın cezasını çekecektir.
Eğer bir yargıç, bir dava hükmetmiş, karar kesip bir belge düzenlemişse ve sonra kararını değiştirirse, o yargıcın verdiği kararda değişiklik yaptığını tespit ederlerse ve bu davada şikayet varsa ( verilen hükmün) 12 katını verecektir (ödeyecektir). Meclisteki yargıçlık kürsüsünden kaldırtılacak ( atılacak, oraya) dönmeyecek ve mahkemede yargıçların arasına oturtulmayacaktır.
Eğer bir adam ister gümüş, ister altın, ister erkek, ister kadın köle, ister öküz, ister koyun, ister eşek veya herhangi bir şeyi bir (hür) adamın oğlunun veya kölesinin elinden, şahitsiz veya senetsiz satın alır veya onu saklamak için alırsa, o adam hırsızdır, öldürülecektir.
Eğer bir adam, sığır, koyun, eşek, domuz veya bir gemi çalarsa ve bunlar tanrıya veya saraya aitseler (çaldığının) 30 katını verecektir; muşkenum’a aitse 10 katını ödeyecektir. Eğer çalanın verecek hiçbir şeyi yoksa öldürülecektir.
Eğer, eşyası kaybolan bir adam, kaybolan eşyasını bir adamın elinde yakalarsa, kaybolan eşya elinde yakalanan kimse ‘ bana bunu bir satıcı verdi, şahidler önünde saın aldım’ derse, eşyası çalınan adam (da) ‘kaybolduğunu bilen şahit getireyim’ derse, satın alan ona satanı ve önlerinde satın aldığı şahitleri getirirse, yargıçlar sözlerini inceler; önlerinde satış olan şahidler ile çalındığını bilen şahidler, bildiklerini tanrı önünde söyleyeceklerdir. Satan hırsızdır, öldürülecektir. Çalınmış eşyanın sahibi ise, çalınmış malını alacaktır. Satın alan, satanın mal ve mülkünden verdiği gümüşü alacaktır.
Eğer satın alan kimse, ona vereni ve önünde satış yaptığı şahitleri getiremezse, çalınmış eşyanın sahibi ise kaybolduğunu bilen şahitler getirirse satın alan hırsızdır, öldürülecektir. Kaybolmuş eşyanın sahibi, kaybolmuş eşyasını alacaktır.
Eğer, kaybolmuş eşyanın eşyanın sahibi, kaybolan (eşyayı) bilen şahitler getirmezse, o bir yalancıdır, iftira etmiştir, öldürülecektir.
Eğer, satan kimse kaderine gittiyse (öldüyse) satın alan, satanın mal ve mülkünden, o davanın kestiği hükmün 5 katını iddia edip alacaktır.
Eğer o adamın şahidleri yanında değillerse, yargıçlar ona 6 ay kadar bir süre tanıyacaklardır. Eğer 6 ay içinde şahitleri çıkaramazsa o adam yalancıdır. O davanın cezasını yüklenecektir.
Eğer bir adam, bir başka adamın küçük oğlunu çalarsa öldürülecektir.
Eğer bir adam, saraya veya muşkenum’a ait kaybolmuş bir erkek veya kadın köleyi evinde saklarsa ve tellalın çağrısı üzerine onu (ortaya) çıkartmazsa o evin sahibi öldürülecektir.
Eğer bir adam, kayıp bir erkek veya kadın köleyi kırda (açıkta) yakalayıp sahibine getirirse, kölenin sahibi ona 2 şekel gümüş verecektir.
Eğer o köle sahibini söylemezse, onu (yakalayan) saraya götürülecektir. Durumu araştırılacak ve sahibine onu geri verecektir.
Eğer, o köleyi evinde alakorsa, sonra köle elinde yakalanırsa, o adam öldürülecektir.
Eğer köle, onu yakalayanın elinden kaçarsa, o adam köle sahibine tanrı yemini edecek ve serbest kalacaktır.
Eğer bir adam bir ev delerse, deliğin önünde onu öldürülecekler ve onu asacaklardır.
Eğer bir adam hırsızlık yapar ve yakalanırsa o adam öldürülecektir.
Eğer hırsız yakalanmazsa malı çalınan adam, nesi çalındıysa tanrı önünde açıklayacak, topraklarında ve bölgelerinde hırsızlık olan şehir ve onun ileri gelenlerine çalındıysa kendisine ödeyeceklerdir.
Eğer bir can (konu) ise, şehir ve ileri gelenleri onun (yakınlarına) bir MANA ( yaklaşık yarım kiloluk ağırlık birimi) gümüş tartacaklardır.
Eğer bir adamın evinde ateş (yangın) üflenirse (çıkarsa), ateşi söndürmeye gelen adam ev sahibinin eşyasına göz kaldırırsa ( göz korsa) ve ev sahibinin malını alırsa, o adam o ateşe atılacaktır.
Eğer kralın seferine gitmesi emredilen bir asker, veya bir balıkçı (emredilen sefere) gitmezse ve bir bedel kiralayıp yerine yollarsa o asker veya o balıkçı öldürülecektir. Onun yerine kiralanan ( bedel) onun malını mülkünü yüklenecektir ( alacaktır).
Eğer, timar hizmetinde iken kaçırılan bir asker veya balıkçının oğlu timar’ı yürütebilecek kudrette ise tarla ve bahçe kendisine verilip, babasının tımarının sorumluluklarını yerine getirecektir.
Eğer oğlu küçükse ve babasının timarın sorumluluğunu yüklenecek kudrette değilse, bahçenin ve tarlanın 1/3 ü annesine verilecek, annesi onu büyütecektir.
Eğer bir asker veya bir balıkçı, tarlasını ve bahçesini ve evini timar yüzünden terk edip uzaklaşırsa, ondan sonra bir başkası tarlasına, bahçesine ve evine el koyarsa (ve) 3 yıl timar sorumluluğunu yerine getirirse, kendisi (asker veya balıkçı) döner, tarlasını, bahçesini ve evini (geri) isterse, ona verilmeyecektir. El koyan ve tımarı yürüten kimse, sorumluluğunu yerine getirecektir.
Eğer bir yıl uzaklaşıp dönerse tarlası, bahçesi ve evi ona verilecektir. Kendisi timarının sorumluluklarını yerine gerirecektir.
Eğer, ister bir asker, ister bir balıkçı olsun, kral seferinde , (iken) esir edilmişse ve bir tüccar onu çözerse (kefaretini öderse) ve şehrine kavuşturursa, evinde çözme parası (fidye) varsa, kendisini bizzat çözer (tüccara olan borcunu verir). Şayet evinde çözecek (bir karşılığı) yoksa şehrinin tapınağı (tarafından) çözülür. Eğer şehrinin tapınağının çözüm karşılığı yoksa, onu saray çözecektir. Tarlası, bahçesi ve evi çözüm karşılığı olarak, verilmeyecektir.
Eğer bir hattatum ve laputtum, çürüğe çıkarılmış bir askeri (askere) alır veya kral seferine kiralık bir bedeli kabul edip (onu) sevkederse, o hattatum veya laputtum öldürülecektir.
Eğer bir hattatum veya bir laputtum, bir askerin eşyasını alırsa, askere haksızlık ederse, askeri kira ile başkasına verirse, askeri (bir) davada kuvvetliyse (büyük bir kimseye) bırakırsa, kralın ona hediyelerini (verdiklerini) ondan alırsa, o hattatum veya laputtum öldürülecektir.
Eğer bir adam, bir askerin elinden, kralın ona verdiği sığırları ve koyunları satın alırsa, gümüşten (eli) kalkar (parasını kaybeder).
Bir asker, bir balıkçı ve bir vergi yükümlüsünün tarlası, bahçesi veya evi gümüşe (para karşılığı) verilmeyecektir (satılmayacaktır).
Eğer bir adam, bir askerin, bir balıkçının veya bir vergi mükellefinin tarlasını, bahçesini veya evini satın alırsa, tableti (sözleşmesi) kırılacaktır. Gümüşten (ödediği parayı) kaybedecektir. Tarla, bahçe ve ev sahibine dönecektir.
Bir asker, bir balıkçı veya bir vergi mükellefi, timarının (unsurlarını teşkil eden) tarla, bahçe ve evinden (bir kısmını) karısının veya kızının üzerine yazamaz veya borcu için veremez.
Satın alma yoluyla sahip olduğu tarlasından, bahçesinden ve evinden karısına ve kızına yazacaktır (verebilecektir) ve borcuna (karşılık) verecektir (verebilecektir).
Bir naditum, bir tüccar veya yabancı bir tımar sahibi, tarlasını, bahçesini ve evini gümüşe (para karşılığı) verecektir (verebilecektir). Satın alan, satın aldığı tarlanın, bahçenin veya evin tımar sorumluluğunu yerine getirecektir.
Eğer bir adam, bir askerin, bir balıkçının veya bir küçük tımar sahibinin tarlasını, bahçesini veya evini değilme suretiyle alır ve üste bir kıymet verirse (öderse) asker, balıkçı veya küçük tımar sahibi tarlasına, bahçesine veya evine döner ve ona verilen ilave kıymeti taşır ( muhafaza eder, geri vermez).
Eğer bir adam, bir tarlayı işlemek üzere kiralarsa (fakat) tarlada arpa yetiştirmezse ve tarlada iş yapmazsa bu ispat edilecek ve (bitişik) komşunun (ürünü) oranında arpayı tarla sahibine verecektir.
Eğer tarlayı işlemeyip gen bıraktıysa tarla sahibine, (bitişik) komşusununki gibi arpa verecektir. Gen bıraktığı tarlada gen bozulacak, diziye (arka) ekim yapacak, tarla sahibine iade edecektir.
Eğer bir adam, gen bir tarlayı 3 yıl içinde açmak üzere kiraladıysa, (fakat) kol atıp (tembelleşip) tarlayı açmazsa, 4.yıl tarlada gen bozacak, kesek kıracak ve arka ekim yapacak, tarla sahibine iade edecektir. Her 18 İKU ( 2600 metrekare) için10 GUR arpa (200 litre) sayacaktır (ölçecektir).
Eğer bir adam, tarlasını ürün almak üzere kiracıya verirse, tarlasının ürününü alır (fakat) sonra tarlayı su basarsa veya sel götürürse, zarar (tarlayı) işleyenindir.
Eğer tarlasının kira karşılığı olan gelirini almadıysa (fakat) yarıya, yahut 1/3 hisseye tarlasını verdiyse, tarlada yetişen arpayı, tarlayı işleyen ile tarla sahibi (belli) bir orantı içinde bölüşeceklerdir.
Eğer tarlayı işleyen adam, daha önceki yılın emeğini almadığı için, tarlayı (tekrar) işleyeceğini söylerse, tarla sahibi reddetmeyecektir. Tarlayı işleyen, tarlasını sürecek, hasat zamanında anlaşmasında olduğu gibi arpayı alacaktır.
Eğer bir adamın borcu varsa (fakat) tarlasını fırtına tanrısı su altında bırakırsa, veya sel götürürse yahut susuzluktan tarlada arpa yetişmezse, o yıl arpayı alacaklığa ödemeyecektir. Tableti ( vesikası) ıslatılacak ( silinecek) ve o yıl için faiz vermeyecektir.
Eğer bir adam, bir tüccardan gümüş alırsa, susam veya arpa için hazırlanmış olan tarlayı tüccara (karşılık olarak) verirse, ‘tarlayı işle, yetişecek olan arpayı veya susamı topla , al’ derse (ve) eğer (tarlayı) işleyen (kimse) tarlada arpa veya susam yetiştirdiyse hasat zamanında, arpayı veya susamı alacak olan tarla sahibidir. Tüccardan aldığı paraya karşılık (olarak) faizi ile birlikte tüccara arpa verecek, (ayrıca) emeğini de ödeceyecektir.
Eğer tarlayı işleyen adam, arpa ekilmiş tarlayı veya susam ekilmiş tarlayı verirse, tarlada olan (yetişen) arpa veya susamı tarla sahibi alacak, gümüş ve faizini tüccara iade edecektir.
Eğer geri ödeyecek gümüş yoksa, tüccardan aldığı gümüşün ve faizin karşılığı kadar susam veya arpa, kralın emrine uygun olarak tüccara ödeyecektir.
Eğer, (tarlayı) işleyen tarlada arpa veya susam yetiştirmediyse (mahsul almadıysa) sözleşmesi değişmeyecektir.
Eğer bir adam, tarlasının kenar (su) bendinin kuvvetlendirilmesinde ihmal gösterip, bendi sağlamlaştırmazsa ve bendde delik açılırsa ve (ekim yapılacak) tarlayı su götürürse, bendinde delik açılan adam, zarar gören arpayı ödeyecektir.
Eğer, arpayı ödeme kudreti yoksa, kendisini ve malını para karşılığı verecekler (satacaklar), arpasını su götürmüş olan göllenmiş tarlanın adamları (elde edilen gümüşü) bölüşeceklerdir.
Eğer bir adam, sulamak için bir kanal açarsa (ve onun bakımında) tembellik ederse (bu yüzden) yanındaki tarlayı su basarsa ona (komşusunun yetiştirdiği kadar) arpayı ödeyecektir.
Eğer bir adam, suyu açıp, yanınaki tarlanın işlerini su altında bırakırsa, her ( 18 İKU’dur) BUR için 10 GUR arpa ödeyecektir.
Eğer bir çoban, küçük baş hayvanlarını otlatmak için tarla sahibi ile uyuşmaz ve tarla sahibi olmadan (izinsiz olarak) hayvanlarına tarlayı otlattırırlarsa, tarla sahibi tarlasını hasad ettiğinde tarla sahibinin izni olmadan tarlada hayvanları otlatan çoban, (hasadın) üstüne (fazla olarak) her BUR için 20 GUR arpa tarla sahibine verecektir.
Eğer hayvanlar çayırdan çıktıktan sonra, bütün sürü şehir kapısından (gizlice) süzülürse
(yeniden çıkarsa) ve çoban hayvanları bir tarlaya salarsa, o tarlayı hayvanlara yedirirse, tarlayı yediren çoban, tarlayı (sonradan) koruyacaktır
(bekçiliğini ypacaktır). Hasat zamanı her BUR için 60 GUR arpa tarla sahinine ödeyecektir.
Eğer bir adam bahçe sahibi olmaksızın (izinsiz olarak) adamın bahçesinden ağaç keserse ½ MANA gümüş tartacaktır.
Eğer bir adam, bir tarlayı ağaç dikmek üzere, bahçıvana verirse, bahçıvan bahçeye (ağaç) dikerse 4 yıl bahçeyi yetiştirecek, 5.yıl bahçe sahibi ile bahçıvan bunu eşit olarak bölüşecekler, bahçe sahibi hissesini seçip alacaktır.
Eğer bahçıvan, tarlanın ağaçlanmasını tamamlamadıysa, gen bıraktıysa, gen bırakılan yeri onun hissesi olarak ona verecektir.
Eğer, ona bahçe yapmak üzere verilen tarlayı dikmediyse (o tarla) ekili bir tarla ise, bakılmadığı , yılların tarla ürününü bahçıvan, tarla sahibine bitişik tarla ürünü gibi (kadar) sayacaktır. Tarlanın işlemesini yapıp, tarla sahibine geri verecektir.
Eğer gen bir tarla ise, tarlanın işlerini yapacak, tarlayı tarla sahibine geri verecek
(ve ayrıca) bir BUR için 10 GUR arpa, her yıl için sayacaktır.
Eğer bir adam, bahçesini tohumlamak için bahçıvana verirse, bahçıvan bahçeyi (elde) tuttuğu sürece (kira olarak) ürünün 2/3 ünü bahçe sahibine verecek, 1/3 ünü kendisi alacaktır.
Eğer bahçıvan, bahçeyi tohumlamadıysa ve (bu yüzden) ürün azaldıysa bahçıvan, bahçe ürününü, bitişik bahçeye göre sayacaktır
(ödeyecektir).
Eğer bir adam, bir tüccardan gümüş (para) alırsa, tüccarı (parayı) geri isterse ve verecek hiçbir şeyi yoksa, tohumlamadan sonra bahçesini tüccara verip, ona ‘bahçede gümüşünün (paran) karşılığı ne kadar hurma varsa götür’ derse (ve) o tüccar razı olmazsa bahçede ne kadar hurma varsa, bahçe sahibi onu alacaktır, Gümüş ve faizi tabletine göre tüccara ödeyecek, tarlada yetişmiş olan fazla hurmayı da bahçe sahibi alacaktır.
(Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi’nden)
........
(*Arkeolog Jean Vincent Scheil’in 1901’de Irak’ta bulduğu ve Fransa’ya taşıdığı Hammurabi kanunlarının yazılı olduğu stel bu gün Louvre Müzesi’nde sergileniyor. Yaklaşık iki metrelik silindirik bir taşın üzerine çivi yazısı ile yazılan kanunlar tam 282 madde, ancak bu maddelerin 30’u okunamayacak durumda...
*Babil’in en büyük kralı Hammurabi’nin (M.Ö.1792-1750) çeşitli meselelerde verdiği kararlar, Babil’in korucuyu tanrısı Marduk adına yapılan Esagila Tapınağı’na dikilen bir taş üzerine yazılmıştı. Hammurabi kendisine bu kanunları yazdırtanın Şamas yani Güneş –Tanrı olduğunu söylemişti ve dolayısıyla kanunlar da Tanrı sözü sayılıyordu.)
|