TARİH MUHASEBESİ
Tarihim mahzende bükülü kaldı;
Ağacım kökünden sökülü kaldı.
Rüzgâr kesilince, mahzun bayrağım
Gönderi üstüne dökülü kaldı.
Saçı yapıştırma kel devrimlerin
Kafa kafa takma kâkülü kaldı.
Hep belâ, hep belâ, püsküllü belâ;
Belâsı gitti de püskülü kaldı.
Mâbedler dışından kapısı açık,
İçinden mânası sürgülü kaldı.
"Hürriyet" narası koptu kopalı;
Vicdan ezik, ağız büzülü kaldı.
Yumurta güvercin, civcivi karga;
Anne, yavrusuna küsülü kaldı.
Köylerden kentlere Moğol akını;
Hazine tarlada gömülü kaldı.
Vatanda değersiz ham insan gücü;
Yaban illerine sürülü kaldı.
Batıyı haraca kesen ellerde;
Nihayet dilenci keşkülü kaldı.
Batı dedik, Bati dedik ve battık;
Alınlar yerlere sürtülü kaldı.
Ortada, çarkında ezildikleri
Mankafa makine Herkülü kaldı.
Gerçek motor iman, gerçek füze aşk;
Bu da çoklarında örtülü kaldı.
Önce dinde, sonra küfürde yobaz,
Her defa tepede çökülü kaldı.
Enflâsyon yoliyle hiçe varmanın
Bilmem kaç sıfır, kaç virgülü kaldı.
Kaçtı akıl, göçtü fikir, çöktü dil;
Ruh her noktasından törpülü kaldı.
Batı dargın, Doğu dargın, gök dargın;
Ön, ard, üst, alt taşla örtülü kaldı.
Hâsılı, yaktılar baba evini;
Ne sözü, ne izi, ne külü kaldı.
Çözdük her müşkülü derlerse, de ki:
Sonunda var olma müşkülü kaldı.
(1979)
NFK
|