SAKARYA TÜRKÜSÜ
İnsan bu, su misali kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yandan akan benim, öbür yanda Sakarya;
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak,
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Her şey akar su, tarih, yıldız, insan ve fikir,
Oluklar çift,birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük küçük, kainat;
Şu çıkan buluta, bak bu inen suya inat;
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine,
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabbim isterse, sular büklüm büklüm burulur.
Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük…
Ne ağır imtihandır, başındaki Sakarya
Binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya?
İnsandır sanıyordum bu mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki; sonunda ne rütbe var, ne de mal,
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan.
Şimdi dövün Sakarya dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an,
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hala çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgar o sedayı, ALLAH bir,
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin öz vatanında parya
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler sizi kim diriltecek?
Kaf dağını assalar, belki çekerde bir kıl,
Bu ifritten sualin kılını çekmez akıl.
Sakarya, saf çocuğu masum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık ALLAH yolunun,
Sen ve ben ,gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız,
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız.
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader,
Aldırma, böyle gelmiş bu dünya, böyle gider,
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz,
Sen kıvrıl, ben gideyim son peygamber kılavuz,
Yol onun, varlık onun, gerisi hep angarya
Yüz üstü çok süründün, ayağa kalk SAKARYA…
NECİP FAZIL KISAKÜREK
|
|
|
|