Büyük Osmanlı Devleti...
Osman Bey’in otağında yeşeren haşmetli çınar, koyu gölgesinde üç kıta yedi denizi barındıran bir cihan devleti oldu.
Kılıcı zalime kıyamet, gölgesi mazluma saadet olan, fetihten fethe koşarak büyüyen Osmanlı Devleti, Viyana bozgunuyla başlayan gerileyişini saray hileleri ve başarısız devlet adamları yüzünden durduramadı.
Bir dev yıkılıyordu. Fakat o ne haşmetti ki, Osmanlı Devleti en zayıf olduğu anda bile, Avrupa’nın en güçlü devletleri ona karşı tek başlarına savaş açmaya cesaret edemiyorlardı. Bir cihan devleti, ancak bir cihan savaşıyla durdurulabilirdi.
Birinci Dünya Savaşı…
Yakıp yıkan bir kasırga..
Ardında milyonlarca ölü bırakan, nice devletleri tarihe gömen korkunç felaket.
Almanya ile beraber Rusya’ya karşı savaşmak üzere I. Dünya Savaşı’na girdik. Fakat Rusya’ya yardım etmek isteyen İngiltere ve Fransa’nın gözleri boğazlara çevrilidir. Emellerini gerçekleştirmek isteyen İtilaf Devleri, “hasta adamı” yani Osmanlı Devleti’ni yatağında bastılar. Hem de 3 dev savaş gemisi, toplam 450 gemi ve yarım milyon askerle Çanakkale önlerine dayandılar.
“Kimi Hindu, kimi yamyam...”
Görülmemiş bir ordu, görülmemiş bir savaştı..
“O boğaz harbi neydi?..”
“Bayraklar kanlara karıştı o gün,
Mahşer dünyada kuruldu o gün..”
Çanakkale Savaşı...
Tarihe, kanlarıyla destan yazdıran şehitlerin savaşı..
O “hasta adam”, umulmadık bir zafer kazandı. Aslında düşmanlarımız, her açıdan bizden üstündü ve biz öylesine hazırlıksızdık ki, düşman rahatça geçebilirdi boğazdan..
18 Mart 1925. Günlerden Perşembe. Saat sabahım 10’u..
Düşmanın ölüm yağdıran top atışları, yerden ölü püskürtmekte.
Düşman gemileri, Seddül Bahir’e açılmakta, düşman uçakları ölüm yağdırmaktadır.
Nusret mayın gemimiz, bir gece önce denizi mayınlamıştır. Mayınsız sanılan boğaza girildiğinde bir Fransız, iki İngiliz savaş gemisi sulara gömülür. Ateşler içindeydi boğaz. Yarım günde altı zırhlısı batan düşman devletler şaşkın ve perişandır.
Deniz savaşıyla boğazı geçemeyeceklerini anlayan İngiliz ve Fransızlar, kara saldırısına giriştiler. 308 araç, 109 savaş gemisi desteğiyle yarım milyon asker boğaza yükleniyordu. Yükleniyordu ama, karşılarında her er, memleket kadar büyük.. Komutanları Mustafa Kemal, “size ölmeyi emrediyorum” demişti. Onlar da öldü. Mehmetçik, tarihe sığmayacak bu destanla bedenleriyle duvar ördü, düşmana geçit vermedi.
Bir destandır Çanakkale.. Bu zaferle, Türk milleti, devleti çökerken ve yönetimi güçsüzken bile ne kadar zinde bir inançla ayakta olduğunu ispat etmiştir.
Bu zaferle Birinci Dünya Savaşı, iki yıl uzamış, Rusya savaştan çekilmek zorunda kalmıştı. Savaş başlarken İngilizler; “14 gün sonra İstanbul’dayız” diyorlardı. Ancak, savaş sonunda İngilizler, Fransızlarla birlikte 150.000 askerini gemilere doldurup sessizce kaçacaklardı boğazdan..
Kaçıyorlardı.. Kimden? “Hasta adam” diyerek alay ettikleri Osmanlı Devleti’nden! Geride 250.000 Türk şehidi, 250.000 de kendi ölülerini bırakarak..
Bu can pazarında destan yazan Mehmetçik, şunu da öğretti tüm dünyaya:
“Çanakkale Geçilmez!”
|