MURAT CAN (şimdiye kadar 56 posta) | |
Korkunç bir kış günü, Atatürk sabaha karşı şu emri verir:
- Bu kış kıyamette memleketin ne halde gördüğünü görmek isterim. Otomobille gezmeğe çıkacağız.
Kırşehir istikametine yola çıkılır. Yolda döküle döküle, kara batağa saplana saplana hatta bizzat bir ara kendisini bile itmeğe mecbur kaldığı bir yolculuktur devam eder. Bir dağ başına gelirler. Köylünün biri tek başına koşmaktadır. Atatürk köylüyü çağırtır ve sorar :
- Bu havada dağ başında ne yapıyorsun ?
- İneğim kayboldu Paşam...
- Seni kurtlar yer.
- İneğimi yedilerse ko beni de yesinler.
- İneğin kaç lira kıymetinde idi ?
- Eh... Bir elli altmış lira ederdi.
Atatürk yanındakilere döner:
- Bu adama yüz lira verin, bir otomobile alın.
Hemen köylüye yüz lira verildi. Otomobile binmesi teklif edildi.
Köylü :
- Hayır. Ben yine ineğimi arayacağım, diye ret etti.
O vakit Atatürk:
- İşte sana yüz lira verdiler. İki inek alabilirsin... Bırak ötekinin peşini...
Köylü :
- Sana rastlamak benim talihimdir. Ama yine kendi ineğimi ararım ... Paşam. Sana rastlayan adamın üç ineği olsa çok mu?
Atatürk köylüyü kendi otomobiline alır. Sonra, onun köyünde küçük bir çiftlik alıp köylüye hediye eder.
|